Dolar : Alış : 2.1898 / Satış : 2.1938
Euro : Alış : 3.0072 / Satış : 3.0126
HAVA DURUMU
hava durumu

sivas4°CRüzgarlı

- Hoşgeldiniz - Size Bugüne Kadar 67 Ayrı Kategoride 2243 Haber Verdik.

SON DAKİKA
secim ozel

HAKİM VİCDANI

19 Mart 2014
Ana Sayfa » Köşe Yazarları » HAKİM VİCDANI

Feyzullah BUDAK

Feyzullah BUDAK

Geçen hafta önemli bir olay genel olarak yerel seçimlerle ve özel olarak da Berkin Elvan’ın ölümüyle alakalı tartışmaların gölgesinde kalarak, böyle bir ülkede yapması gereken etkiyi yapamadı. Bundan bir tek okurumun bile habersiz kalmasına gönlüm razı değil. Onun için konuyu yeniden ve bir kez de ben gündeme getireceğim.

Türkiye’de bir süreden beri yürütme erkinin yasama erki ile aynı anlama geldiği ve artık ülkede anlamlı bir yasama erkinden söz edilemediği, bu yetmezmiş gibi yürütmenin yargı erkini de baskı ve kontrol altına aldığı bir gerçek. Herkesin başına ne iş geleceğini bilememek korkusuyla düşüncelerini bile söyleyemediği böyle bir ortama, sonunda bir hakimin vicdanı isyan etti. Denizli’de Gezi olayları sebebiyle 9 şüphelinin yargılandığı 7. Asliye Ceza Mahkemesi  sonuçta sanıklarla ilgili beraat kararı verdi ve bu kararın gerekçesi adeta bir demokrasi manifestosu gibiydi.

Ne kadar karanlık bir süreçten geçiyor olursa olsun, bünyesinde böylesi vicdanlar taşıyan bir ülkeden umut kesmemeniz için, bu gerekçeli karardan bazı bölümleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Okuyalım ve geleceğimiz için umutlanalım.

İşte 9 kişinin “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma”  ile suçlandığı dava sonucunda Denizli 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararının gerekçesinden bazı bölümler;

Demokrasinin kelime anlamı; Tüm üye veya vatandaşların organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. İleri demokrasi ise, 21′inci Yüzyıl’ın teknolojisini kullanarak demokrasiyi geliştirmeyi amaçlamak, bunun için basın, fikir ve düşünce ile ifade özgürlüğü konularında ileri düzeyde çaba sarf ederek, insanların özgürlük ve sınırlarının arttırılması çabasının görüldüğü bir yönetim biçimi olacaktır, daha doğrusu olmalıdır….

Toplantı ve gösteri yürüyüşü yaptıkları ileri sürülen ve sanık olarak yargılanan bu kişilerin eğitim durumları incelendiğinde, ağırlıklı olarak üniversite mezunu ve aydın olarak nitelendirilebilecek bir topluluk olduğu görülecektir. Sanıkların dosya kapsamı ve delil durumu incelendiğinde bir araya gelme, toplanma ve basın açıklaması yapma düşüncelerindeki amaç; daha önceden yapılan farklı zaman ve yerlerdeki gösteri yürüyüşlerine, güvenlik güçlerince orantısız güç kullanılması neticesi birden çok göstericinin ölmesine duyulan üzüntünün dile getirilmesine çalıştığı ve bu toplanma amacının demokratik tüm ülkelerde olağan bir davranış olduğu aşikardır.

Ülke tarihimize baktığımızda, daima farklı düşünen değerlerin ağırlıklı olarak ölümleri sonrasında zenginlik olarak kabul edildikleri, yaşarken tehlike olarak görülen bu kişilerin ölümü ile birlikte iadeyi  itibarlarının verilmesine çalışıldığı, hatta ülkemiz dışında olan bazı mezarların getirilmesine çabalandığı görülmektedir…

Yaşanan darbe sonrasında ‘farklı düşünüyor’ diye 17 yaşında asılan Erdal Eren’in ardından yazılan ‘Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda’ şarkısını dinler, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mamak Cezaevi’nde yapılan işkenceleri anlatan ‘Üşüyorum’ şiirini okudukça yapılan zulümlere yanar, farklı düşünüyor diye yazar Sabahattin Ali’yi Istıranca Dağları’nda öldürdüğümüze yanar, farklı düşündüğü için ülkemizden kaçmak zorunda kalan Nazım Hikmet’leri, Ahmet Kaya’ları başka ülkelerindeki mezarlarında ziyaret eder, çiçek bırakır, Fatiha okur, son olarak da gezi parkı protestoları sırasında polis memurları tarafından atılan gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu 268 gün komada kalan 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın ölümüne yanar dururuz.

Anadolu’nun kilimi gibi, motiflerdeki renkler gibi farklılıklardan güzellik doğar. Ülkemizde son 30 yıldır yaşanan terör sonrası terörü destekleyen bir etnik gruba dahi olgunluk ile el uzatan kucak açan devletimizin, aynı olgunluğu farklı düşüncelere de göstermesi gerekir. Bu cennet vatan hepimizindir. Doğu’suyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, hangi etnik kimliği olursa olsun, hangi inanca hizmet ederse etsin, farklılığı, zenginlik olarak görüp kabul etmek gerekir. Ayakta duranı, oturanı, yürüyeni, tencere tava çalanı, ışık yakıp söndüreni, tehdit, tehlike olarak görmek, sesini kesmek için mücadele etmek, bırakın ilerisini demokrasi ile bağdaşmaz.

Şiddet unsuru taşıyamayan, sadece etkiye tepki ölçüsü doğrultusunda tepki gösteren, bu sanıkların suç işleme kastı ile hareket etmediklerinin düşünülmesi gerekir. El ele, kol kola, göstericimizle, polisimizle, askerimizle, sağcısıyla, solcusuyla, inananıyla, inanmayanıyla, bir halay çeker gibi aydınlık geleceğe yol olmamız gerekir.


Okunma : 278
İlgili Terimler :

Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

Yayın İlkeleri | Kullanım Şartları