IŞİD – PKK -ABD – TÜRKİYE

Feyzullah BUDAK

IŞİD – PKK -ABD – TÜRKİYE dörtgeninin bir köşesinde kafalar karışık. Bu köşe bizim köşemiz, yani; TÜRKİYE…  Diğer üç köşede kafalar bize göre daha net.

IŞİD: Orta Doğudaki otorite boşluğundan yararlanarak, Irak-Suriye hattında ve becerebilirse Ürdün ve Lübnan’a da sarkarak bir Sünni – İslam devleti kurmak istiyor. Kanla, gözyaşıyla ve zulümle…

PKK: Kuzey Irak’tan başlattığı ve aynı coğrafyaya yaymayı amaçladığı Büyük Kürdistan hayalinin IŞİD tarafından yıkılmasına engel olmaya çalışıyor.

ABD: Orta Doğuda ince ince dokuduğu çıkar çarklarının bozulmamasını istiyor.

TÜRKİYE: Şaşkın… ne yapacağını ve ne yapması gerektiğini bilemiyor…

Esasen Orta Doğuda yaşananların baş ve temel sorumlusu ABD’dir. Çünkü ABD, tek kutuplu yeni dünya düzeninin zalim efendisi kimliğiyle bu coğrafyada yanlış işler yaptı. Bölgede kendisine kulluk eden yönetimlerin tiranlıklarından en küçük bir rahatsızlık duymazken, kul olmayanların demokrasi noksanını bahane ederek o ülkelere müdahale etti. Gerek müdahale sürecinde, gerek müdahaleden sonra ve gerekse bölgeyi kademeli olarak terk ettikten sonra yine tek ölçüsü vardı: Kendisine kulluk edilmesi. Kul olanın kimliği onu ilgilendirmiyordu. Sünni veya Şia fark etmiyordu. Tek ölçüsü ona kulluk edilmesiydi. Bunun için Irak’ta kendisine kulluk eden yönetimi desteklerken, Suriye’de dik duran yönetimi indirmek istiyordu.Zaten yıllar önce Irak’ı işgalinin temel sebebi de orada kendisine kulluk etmeyen bir yönetimin olmasıydı. Yani ne zaman, nerede, hangisi çıkarına uygunsa, ABD’nin tercihi oydu.

Aynı süreçte Türkiye’yi yöneten kadronun ise pozisyonu tamamen başkaydı. Onlar her ne kadar durmaksızın “Stratejik derinlikten, yeni Osmanlılıktan ve bölgeyi düzenleyici güç olmaktan” bahsetseler de, bu iddialarını destekleyecek stratejik ve taktik planları yoktu. Ellerindeki tek ölçü: Bölgede Sünni unsurları desteklemek ve hep onların yanında olmaktan ibaretti.

İşte bu sebeple aniden bölgede bir Sünni – İslam Devleti kurma iddiasıyla ortaya çıkan IŞİD, Türkiye’yi yönetenlerin kafasını karıştırdı. Çünkü IŞİD’in açık iddiası bölgede bir Sünni – İslam Devleti kurmaktı ve Türkiye’yi yönetenlerin aynı süreçteki açık pozisyonu ise bölgede hep Sünni unsurları desteklemekti.

Bu sebeple Türk ve Dünya kamu oyunda Türkiye’yi yönetenlerin IŞİD’in oluşmasına ve gelişmesine destek olduğu yönünde bir izlenim var. Bunun için IŞİD Musul’u ele geçirirken Türkiye’yi yönetenler Musul Konsolosluğunu boşaltmadı. Çünkü kendi açık pozisyonunun bölgede çok iyi bilindiğini var sayan TC yöneticileri, bu var sayımın doğal bir sonucu olarak IŞİD’in TC Konsolosluğuna  dokunmayacağını düşünüyordu. Ama öyle olmadı ve IŞİD, TC Konsolosluğuna girerek orada bulunan görevlileri rehin aldı.

Çünkü Orta Doğuda çarklar Türkiye’yi yönetenlerin zannettiği gibi değil, ABD’yi yönetenlerin çok iyi bildiği gibi çalışıyordu. Yani her kes kendi planının peşinde koşuyor ve kendi çıkarları nerede – nasıl davranmayı gerektiriyorsa orada – öyle davranıyordu.IŞİD’de bu kurala istisna getirmemiş ve TC’yi yönetenlerin hep Sünni unsurlara destek olduğunu bilmesine rağmen bu desteğe prim vermeyerek, kendisine yeni güç ve etki alanları açacak rehin alma olayını gerçekleştirmişti.

Şimdi bu rehin alma olayından sonra Türkiye’yi yönetenlerin kafası bir kere daha karışmış oldu. IŞİD’in bu eylemi, Türkiye’yi yönetenlerin kendi pozisyonlarını bir kere daha gözden geçirmelerini gerektiriyor. Üstelik IŞİD aynı süreçte tüm dünya tarafından büyük nefretle izlenen canice infazlar gerçekleştiriyor ve bu infazlara ait dehşet verici video görüntülerini  arsızca dünyaya servis ediyor.

Eğer IŞİD bu iki işi yapmamış olsaydı, yani TC Musul Konsolosluğunu basarak Türk görevlileri  rehin almamış ve aynı zamanda bahsettiğim insanlık dışı vahşice infazları yaparak bunların görüntülerini dünyaya servis etmemiş olsaydı, muhtemelen Türkiye’yi yönetenlerin “bölgedeki her gelişmede Sünni unsurlara destek olma” şeklindeki sade tercihlerini sürdürme konusunda fazlaca bir tereddütleri olmayacaktı.

Ama şimdi masada çok önemli bu iki vakıa var ve aynı zamanda ABD’de Türkiye’ye “IŞİD’e karşı ortak operasyon” konusunda bastırıyor. Ve nihayet Türkiye’yi yönetenler Orta Doğuda “sadece Sünni unsurlara destek olmak” gibi safiyane bir ölçüyle yola devam edilemeyeceğini görüyor. Türkiye’yi yönetenlerin “IŞİD’e karşı ABD ile ortak operasyon” konusundaki kararı işte bu çelişkilerin içerisinden çıkacak ve ne hazindir ki muhtemelen bu kadro şimdiye kadarki eylem ve tercihlerine dayanak olan tüm vicdani kanaatlerini iptal ederek ABD ile ortak bir operasyonun içinde olacaklar.