Gökhan Karaoğlu – Sivas Haber | Sivas Medya Sivas Haber - Sivas Haberleri Sat, 11 Jun 2016 21:38:25 +0000 tr-TR hourly 1 https://wordpress.org/?v=4.5.2 Susarsan, Koca bir Millet Yok Olur ! /susarsan-koca-bir-millet-yok-olur.html /susarsan-koca-bir-millet-yok-olur.html#respond Mon, 23 Feb 2015 06:11:21 +0000 /?p=10955 Türk’sün kardeşim sen ! kim sevsin ki seni ? Allah yolunda cihad etmeye her daim hazır olansın, Peygamber aşığısın, Savaşçısın, gözü karasın, yedi cihana hükmettin sen, milyarlık Çin’e bile set çektirensin sen, niye sevsinler ki seni sen olsan seni sever misin?

Sen var oldukça, Yahudi nasıl ortadoğuya hakim olacak ? sen aptal değilsin ki kimse gibi seni kandıramadılar tabi ki, sen biyat etmedin İslam yolundan şaşmadın, sen kır şekile girip ite itlik etmedin. Kurt’sun sen kimseye biyat etmezsin, dik başlı, bozkurt bakışlısın, söylesene bana sen olsan seni sever misin?

Tabi bunlar bir zamanlardı kabartma göğsünü hemen çünkü yarın yine bir korkak olarak güne başlayacaksın, kalmadı sende ki o cesaret, nerde o kocaman yüreğin, nerde tek başına bir orduya yetecek ateşin, şimdi oldun mu? Kendi öz vatanında parya, azınlık ayağına hak vere vere şimdi sen oldun mu? Azınlığın en büyüğü, bayrağına sahip çıkamıyorsun, ecdadına sahip olamıyorsun, söylesene bana sen neye hizmet edip ne işe yarıyorsun ?

Bayrağını yakarlar, Vatanını parçalamak için kırk türlü oyun oynarlar, ecdadınla dalga geçerler, polisini silleler, askerini şehid ederler. Esnafını yağmalar, gelecek nesillerini okul servislerinde motofla cayır cayır yakarlar. Devletin malına, canına kast ederler.

Tutturmuşsun bir kardeşlik türküsü, kendin söyler kendin dinlersin, tek taraflı ateşi keser birde üzerine özür dilersin. Büyük islamcıdırsın ama deveyi dengiyle götürmeyi iyi bilirsin, bugün dostsun yarın kin kusarsın, herşeyden bir anda vazgeçersin ama apodan bir türlü vazgeçemezsin.

Mecliste dayak üstüne dayak yersin, üçtanesiyle baş edipte yemin ettiremezsin, sınırdaki askerleri boşaltırsın ki kaçakçılığın önünü açarsın, elektiriğe para almazsın, nasıl olsa saf Türk milletinden acısını çıkarırsın, kendine zam üstüne zam yaparsın, millete gelince üç kuruşu zorla verir sonrada için acır zamlarla kat kat fazlasınıda alırsın.

Benim ecdadımın binbir zorluklarla kazandığı bu toprakları babanın öz malıymış gibi dağıtma planları yaparsın, it vatan topraklarına iner yol keser müstakbel genel kurmayın rica ederiz yolu açarlar der.

Kızım sana söylüyorum gelinim sen hala üstüne alınmadın mı? Alınmazsın tabi kalmadı sende o yüz çünki kalmadı sende o yürek, kesdiler senin dilini kökünden konuşamazsın tabi, vatansız kalmayı göze alırsında ekmeksiz kalmayı alamazsın, namusun olmasında karnın doysun demi ? Şeytansın sen şeytan, ben demiyorum. Yüce Allah’ın o Eşsiz Peygamberi söylüyor. Ne diyor Allah’ın Resulu; “Haksızlık Karşısında Susan Dilsiz Şeytandır.” Diyor. Kusura bakma kardeşim hak ediyorsun sen bunu, hak ediyoruz biz bunu, hak ediyorum ben tüm bunları, sustukça tepemize çıkmaya devam edecekler, sustukça sen sustukça hergün yeni bir canımız gidecektir. Dün giden Önkuzular, Pehlivanoğulları, bugün giden, Cengiz Akyıldızlar, Fırat Çakıroğulları gibi sustukça yarında sen gideceksin ben gideceğim, susma Yüce Türk Milleti artık cahiliyeden çık, kulaktan dolma yaşama hayatı, oku, bilinçlen, kendine güven çıkar o topraktan başını, dik dur.

Konuş artık, susma, ezilme kimsenin karşısında savun hakkını, yedirme emeğini kimseye ezdirme milletini böldürme vatanını, yitirme artık o can evlatlarını, susma sen susarsan ezan susar, sen susarsan kuran susar, sen susarsan bir millet susar…

]]>
/susarsan-koca-bir-millet-yok-olur.html/feed 0
Reyhanlı, Reyhanlı Olalı Hiç Görmedi Böyle Keder /reyhanli-reyhanli-olali-hic-gormedi-boyle-keder.html /reyhanli-reyhanli-olali-hic-gormedi-boyle-keder.html#comments Mon, 13 May 2013 07:53:45 +0000 /?p=3790 Açılımdı, Çözümdü, Barıştı, Kardeşlikti derken, yine her defasında olduğu gibi kaybeden bizler olduk. Hep haklarında feragat eden, hep birilerine peşkeş çeken yine biz olduk.

En ince yanımızdan vurulduk hep, Allah, Kitap dediler, bizi bizim en zayıf noktamızdan vurdular. Her defasında ağzımıza bir parmak bal sürüp, neyimiz varsa alıp götürdüler. Ama uslanmadık yine ve yeniden inandık ve güvendik. Ecdadımızı hiç anlamadık onları hiç öğrenme gayretine düşmedik, batının yalan dolu kitaplarıyla tarihimizi yanlış öğrenmeyi seçtik.

Avrupa merakı ve Türklüğün ahlak ve faziletinden uzaklaştırma baskısı bizleri asimile etti. Kendi ecdadına düşman bir millet yetişti. Bizi  yine biz vurduk. Tarihte bizleri kendi din kardeşlerimiz dahi istemedi. Halifelik yapmış ecdadımızın eserleri dahi Arabistan’da birer birer yıkıldı. Kadınlarımızın ar damarları çatladı. Erkeklerimiz sosyal demokrat yapısına merak sardı.

Bizler kötü yönetildik, kandırıldık, her defasında hezimete uğratıldık, kardeş kardeşi vurduk ama uslanmadık çünkü bir kere haya damarımızı çatlattık. Ecdadımıza torunluk, Rabbimize kulluk edemedik. Ne demiş Sevgililer Sevgilisi; “Neye Layık iseniz Onunla Yönetilirsiniz.” Bizler buna layığız, bizler bizi bir kaşık suda boğmak isteyenlere dost, bizleri dost bilenlere düşman oluruz.

Başbakan çıkmış diyor ki; Suriye’de ki bebek katillerine sesimizi çıkarmayalım mı? Onlarla gidip fotoğraf mı çekinelim. Ne de güzel söylüyorsun Sayın Başbakan, Suriye’de ki bebekler bebekte, Türkiye’de ki bebekler nedir ? 35.000 kişinin katili, en önemlisi de bebek katili Terörist Başı Apo ile o resmi çektiriyorsunuz ama, onunla müzakere ediyorsunuz, onun sözünü dinlerken, ona af çıkarma peşinde koşarken, onlar için askerine prangalar vuruken, onlar için polisini tokatlatırken Suriye’ye sızlayan vicdanın Türkiye’ye hiç mi sızlamadı ?

Yazık olsun sizlere inanıp defa ve defalarca oy verenlere, yazık olsun sizlerin bizi en hassas olduğumuz konu olan islamiyetle vuran vicdanlarınıza ve yazık olsun Yahudi’ye hizmet eden o beden ve fikirlerinize, Alın size Suriye, alın size Büyük Ortadoğu, Alın size açılım,saçılım, çözüm süreci şimdi kim verecek 46 ölü 100 ağır yaralının hesabını Reyhanlı’ya ? Akilleriniz mi ? söndürecek yanan ateşi, gelişen ekonomi yalanlarınız mı? dindirecek kanayan yarayı, Askerin gözüne baka baka tahrik ede ede Suriye’ye arkalarından su dökerek uğurladığınız çözüm parçası teröristler mi durduracak bu savaşı ? Oyuncak ettiniz Milletimi, ite köpeğe muhtaç ettiniz vatan evlatlarını, Acıyormuş onlara, bize kim acıyacak ? bizi kim savunacak ? hiç te acımıyorum çünkü o masum duruşun altında ki hainliği okuyorum gözlerinden ve aklıma geliyor atalarımızın sözü ne demiş; Acıma Yetime Döner Koyar G….

Aynısını yaşıyoruz, ama sizlere suç bulamıyorum ki çünkü sizin zihniyetiniz ve yapmak istedikleriniz ortada alenen ve aleni ifade ediyorsunuz zaten, ben kendi milletime kızıyorum uyan artık Türk milleti, ne miskinsin sen nede çok severmişsin uykuyu. Uyan artık Türk milleti hatırla istiklal harbini, hatırla dört tarafdan gelen gözü kararmış anamıza bacımıza kundaktaki bebemize tecavüz eden kafiri, Uyan artık Türk milleti vakit diriliş vaktidir. Vakit Türk İslam Sancağını Arş’a dikme vaktidir. Titre ve kendine gel…

Bir vapurun düdüğü ötsün Samsun’dan artık, Kongreler kuralım Erzurum’da, Sivas’ta, Amasya’da birlik olalım, Vatanımıza, Bayrağımıza Sahip Çıkalım, Mehmet Akif’in Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmayı nasip etmesin duasına nail olalım. Uyanalım artık İş İşten Geçmeden…Uyanalım Artık Biz Bizden Geçmeden…

” Dört Yanım PUŞT Zulası, Dost Yüzlü, Dost Gülücüklü… “

]]>
/reyhanli-reyhanli-olali-hic-gormedi-boyle-keder.html/feed 1
İllüminati Virüsüne Dikkat Edin ! /illuminati-virusune-dikkat-edin.html /illuminati-virusune-dikkat-edin.html#comments Mon, 04 Mar 2013 21:51:22 +0000 /?p=2276 1776 yılında Almanya’nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü ve Baron von Knigge ile diğerlerinin yardımıyla kurulan gizli topluluk. Illuminati, “Aydınlanmış Olanlar” anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır.

Münih’te kurulup, o yörede (Bavyera) hızla gelişen Illuminati’nin üye kayıtları büyük bir gizlilik içinde saklanıyordu. Öyle ki, üyelerin illuminati_button-p145897809216047130en8go_400her birinin takma isimleri vardı ve yazışmalarda bunlar kullanılır, üyelerin gerçek isimleri ve kimlikleri asla kullanılmazdı. Örneğin, topluluğun kurucusu Adam Weishaupt’un kod adı Spartacus idi. Illuminati üyeleriyle ilgili bilinen tek şey, tüm üyelerinin Cermen kökenli beyazlardan oluştuğudur.
Kuruluşu

Cizvitlerin görüşlerine ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya’daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında yılında Illuminati’yi kurdu.

Dereceler ve Çalışma Sistemi

Illuminati topluluğu, tıpkı Masonluk gibi ve benzer anlamları olan, üç derecede çalışırdı.

Çırak
Minerval
Illumine (Aydınlanmış) Minerval

1282Başkan ise Areopagites ünvanı ile anılıyordu.
Çıraklar, Fransız ansiklopedistlerin eserlerini okuyarak ve kendi görüşleriyle birlikte bunların raporlarını sunarak tezler hazırlardı. Derece geçişleri tezler hazırlayarak ve bu tezlerin yeterliliği, üst dereceler tarafından oylanarak kabul edilirdi. Bir alt derecedeki üye, bir üst derecedeki üyelerin kim olduklarını bilmezdi.
İnişler, Çıkışlar

12 kişi ile kurulan Illuminati topluluğu, gelişmelerini Mason Localarından kendilerine uygun üyeler kazanarak sağlamaya çalışmışlar, ilk sene sonunda 80 üyeye çıkmışlardır. Daha önceden bir Mason olan Baron Adolf von Knigge’nin katılımı ile ciddi bir ivme kazanmış, Baron’un kazandırdığı seçkin üyeler ile ciddi bir yükselişe geçmişlerdi. Baron ayrıca, Masonluğun şövalye dereceleriden etkilenerek hazırlanmış bir de Illuminatus Dirigens adlı bir ek derece daha oluşturmuştu. Baron’un bu kadar öne çıkması, Weishaupt’un pek hoşuna gitmemiş ve anlaşmazlık, Baron’un kısa süre sonra topluluktan ayrılmasıyla sonlanmıştı.

22 Haziran 1784′te tüm Bavyera’da Masonluk ile birlikte Illuminati de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek yasaklanmıştı. Masonluğun, tarih boyunca kendisine yönelen tüm baskı ve yasaklamaların altından hiçbir zarar almadan çıkması gibi yine zararsız çıktığı bu süre Illuminati’ye pek yaramamış ve büyük ölçüde gücünü ve varlığını yitirmişti.

19. yüzyılın başlarında ünlü Alman filozof Hegel’in katılımıyla canlanan ve eski parlak günlerine dönen Illuminati, bu yıllarda, bir yandan üyesi olan Hegel’in tez-antitez kuramlarıyla Yeni Dünya Düzeni düşüncesinin geliştiği bir topluluk haline gelmişti. Dünya üzerindeki çeşitli toplulukları etkileyen bu düşüncenin mirasçıları bugün halen çalışmalarını sürdürüyor olsalar da, Illuminati varlığını tamamlamıştır.

Dünyayı 10 kişi yönetiyor ve bu 10 kişinin 300 kadar alt kadrosu verilen emirleri uyguluyorlar. İlluminati adı verilen bu tarikatin/örgütün hedef başkenti Kudüs olan tek bir dünya devleti kurmak.

Bugüne kadar çeşitli komplo teorileri içeren bir çok kitap yayınlandı. İlluminati, bu alanda yayınlanan hiçbir esere benzemiyor. çocuklar-duymasın-illuminati-mortakal.blogspot.comKitaptaki iddialar o kadar ilginç ki, neye inanıp, neye inanamayacağınızı şaşırıyorsunuz. İlluminati, 1575′te ispanya’da bulunan ve özellikle ruhani kudret sahibi olduklarını iddia eden bir dini parti veya bu partinin üyelerine verilen isim.

Yazar Texe Marrs, Süper zenginlerin yönettiği bir Dünya Komplosu’ndan bahsettiği kitabında, dünyaya hakim olan bu güce bu adı uygun görmüş. Kitabın satırları arasına gömüldükçe ve sayfalar arasında ilerledikçe inanması güç iddialarla karşılaşıyorsunuz.

Dünyayi 10 kişi yönetiyor

Yazara göre, dünyayı kendilerine ‘bilge adamlar’ adını veren, 10 kişi yönetiyor. İlluminati’nin güç şebekesi, dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşuyor. ‘İç çember’ denilen en tepedeki 10 kişiye bağlı 300 kişi ise onların alt kadrosunda yer alıyor ve talimatlarını yerine getiriyorlar.

10 kişilik ‘bilge adamlar’ grubunda Fransa’dan üç, ABD’den iki, Kanada, Avusturya, İngiltere, İspanya ve Güney Afrika’dan birer üye bulunuyor. Yazar, burada Fransa’nın üç üyelikle ilk sırada yer almasının yanıltığı olduğunu, Kanada’nın bir üyesinin de ABD’nin üçüncü adamını tamamladığını belirtiyor.

Hedef tek dünya devleti kurmak

‘İç çember’ üyelerinin ortak özelliği Dış İlişkiler Konseyi, Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mahson Tarikatı, Kafatası ve Kemir Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri üyesi olmaları. İlluminati Komplosu’nun hedefi, başkenti Kudüs olan bir dünya devleti kurmak. Kitabın, sonunda illuminati piramidinin üstünde bulunan ‘bilge adamlar’a hizmet eden isimlerden bir kısmı, ünvanlarıyla birlikle verilmiş. Türkiye’den kimse var mı diye baktık ancak, ne hikmetse kimseyi bulamadık! İlginç değil mi?

İlluminati nasıl çalışıyor?

Yılda bir kez biraraya gelen İlluminati üyeleri, hedefledikleri dünya devletini kurmak için planlar yapıyorlar. Bu planların içinde çeşitli ülkelerde ekonomik krizler çıkararak, ülkeleri sömürmek, savaşlar çıkarmak, ‘Daha Fazla Savaş’ ilkeleri gereği savaşların sürekliliğini sağlamak, çeşitli hastalıklar icat etmek, (kitapta, AIDS ve HIV’in ABD’deki askeri araştırma laboratuvarlarından dünyaya yayıldığı iddia ediliyor.) nüfus azaltıcı çalışmalar yapmak, etnik temizliği desteklemek ve 11 Eylül örneğinde olduğu gibi terör yaratarak, ‘anti-terör yasaları’ çıkarmak. Yazarın iddiasına göre, 11 Eylül saldırısı için FBI bazı Arapları kullandı ve bombaları temin etti. İlluminatı’nın ilkelerinden en önemlisi ‘Kaostan kaynaklanan düzen’. İlluminati, kendi düzenini çıkarmak için sürekli kaos yaratmak zorunda.
Kaynak: İlluminati, Texe Marrs

CFR ve Bilderberg toplantılarda Illuminati yöneticiler ve üyeler’in basına sızdıran söyledikleri birçok kişiye fantezi ürünü olarak gelebilir ama, gerçek çoğu kez kurgudan daha çarpıcıdır. Türkiye hakkındaki şaşırtıcı açıklamaları duyunca şaşıracaksınız. Bu söylediklerini doğru olup olmamak amacıyla yaptığım araştırmalardan hayal ürünü olmadığını anlayınca sürekli düşünmeye başladığımı itiraf ediyorum.

Illuminati’nin yöneticiler ve üyelerinin nerede, nasıl ve ne zaman konuştuklarını gizlemek zorundayım. Yoksa beni yaşatmazlar. Sadece onların “italik” söylediklerini sizlerle paylaşabilirim. “İtalik” olmayan yazılarım bana aittir. Yani kendim yazdım. Bu arada aşağıda göreceğiniz “(…)”’ler, çevrili hatalı yüzünden bozuk konuşmalar bu konudan çıkarılmıştır.

Bizi ve Türkiye’yi ilgilendiren konuşmalarını ele alarak başlıyoruz.. Yorumlarınızı da bekliyoruz.

Rockefeller açılış konuşmasını yaparak;

“Sayın üyeler, hepinizi saygıyla selamlıyor ve açılış konuşmamı sunuyorum. her şeyden evvel, yüce liderimiz Lucifer’in örgütün başkanı olarak bizim için seçtiği ve bize yönlendirdiği onüçüncü üyemizin yakında bize katılacağının haberini almış bulunuyorum. Eski başkanımız Siyonizm’in destekçilerinden değerli bilim adamı Albert Einstein’in ölümüyle boşalan başkanlık koltuğu bir sonraki toplantımızdan önce sahibini bulacaktır. Kendilerinin bu göreve layık çok değerli bir bilim adamı olduğunu biliyorsunuz.”

Çağrıkurt- Kim bilim adamıymış?.. Henüz onun kimliğini tespit etmiş değilim!?.. İnşallah tespit edebilirim ama bana göre büyük ihtimalle Stephen Hawking olabilir. Albert Einstein Illuminati’nin başkanı olduğunu duyunca şaşırmıştım. Ama 1950’li yıllarında İsrail Devleti’nin Cumhurbaşkanlığı adaylığını istememişti.. Neyse ki devam edelim

“Şimdi toplantımızın asıl konularına geçiyorum. Bildiğiniz gibi hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Kendimize ana ilke edindiğimiz Novus Ordo Seclorum yönündeki çabalarımız sayesinde, tek bir dünya devleti kurmamıza çok az kalmıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ajanlarımız sayesinde çıkarttığımız savaşlar ve karışıklıklar sayesinde hem biz zenginliklerimizi kat kat artırdık, hem de bu işe yaramaz insan sürüsünün bir kısmını yok etmeyi başardık. Gördüğünüz gibi bu yolda tek çözüm felsefemiz olan Ordo Ab Chaos sayesinde bize bilge adamlar, insanlığın efendileri olmaya devam edeceğiz.”

Çağrıkurt- Şimdi burada anlamadığımız yabancı kelimelerini bizim dilimize çevirelim.
Novus Ordo Seclorum : Yeni bir Dünya Düzeni.
Ordo Ab Chaos : Kaostan kaynaklanan Düzen
Türkiye, Irak, Iran, Güney Amerika, Afrika, Gürcistan, Ukranya gibi pek çok ülkelerde darbeler ve karışıkların arkasında Illuminati’ye hizmet eden CIA ajanları olduğunu da biliyoruz!! Kaostan kaynaklanan Düzen felsefesi şimdiye kadar duyduğum ve duyacağınız en korkunç ve kanlı felsefesidir.

“Dünya New York’taki ikiz kulelere terörist saldırısı hikayesiyle planladığı üzere bir kaosa doğru sürüklenmiştir. Avrupa ve Amerikan halkları teröre karşı bütün destekleriyle yanımızdadırlar. Ortadoğu’da amacımız doğrultusunda ve Eski Ahit’te Tanrı’nın emrettiği şekilde, Irak işgal edilmiş ve sıra Büyük İsrail Devleti’nin toprakları üzerindeki diğer işgalci ülkelere gelmiştir. Irak’t bir Kürt devletinin kurulması için önümüzde çok az engel kalmıştır. Bu durumda Büyük Ortadoğu Projesi’nin asıl amacının son aşamasına gelmiş bulunuyoruz.”

Çağrıkurt- İkiz kulelere terörist saldırısı arkasında gizli Amerikan hükümet olduğunu zaten biliyorduk. Irak’ta Kürt devleti kurma yolunda adım adım gerçekleşeceğini ve Üç’e bölüneceğini yavaş yavaş acıyla görüyoruz!!!

“Hepinizin de bildiği gibi önümüzdeki en büyük engel Türkiye idi. Fakat Türkiye önce ülke içindeki provokatörlerimiz tarafından çıkarılan terör olaylarıyla ve daha sonra da yine bizim değerli ajanlarımızın uğraşları sonucu yaratılan *** ile uğraşmak zorunda kalmış ve bu uğurda yüz milyarlarca dolar harcamak zorunda kalmıştır. Bu da ülke ekonomisine büyük bir darbe indirmiştir. Bunun yanında satın aldığımız ülke yönetiminde söz sahibi, özellikle sabetayist kökenli bürokratlar ve işadamları sayesinde ülkede bankalar batırılmış ve ödediğimiz paraların çok daha fazlası bankalardan kaçırılan paralarla ülkemize yatırım olarak geri dönmüştür.”

Çağrıkurt- İyi bildiniz.. İyi analiz etmişsiniz.. ***, ASALA gibi Masonların bir oyunudur. Ekonomimiz nereye gidiyor!!!

“Bu kaynakları ülkenin önemli medya kuruluşlarının çoğunluk hissesini satın almak için kullanmış bulunuyoruz. Bizden de aldığı parayla çift maaşlı ve hayatlarından oldukça memnun olarak çalışan yazarlar sayesinde ülke insanlarını istediğimiz gibi yönlendirebiliyoruz. Bu ülke insanları yıllardır süren uygulamalarımız sayesinde kendilerini çaresi hissediyorlar ve tek kurtuluş yolunun Avrupa Birliği’ne girmek olduğuna inanıyorlar. Şu an Türkler, ülke ekonomisinin çok iyiye gittiği, Avrupa Birliği’ne mutlaka girmeleri gerektiği ve girecekleri masallarıyla uyutulmaktadır. Ama hiç düşünmüyorlar ki Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletlerden sonra bizim “Tek bir Dünya Devleti” yolunda attığımız büyük bir adımdır. Gerçek şudur ki, basit bir hareketimizle ülke ekonomisi batma noktasındadır ve sadece bizim desteğimiz ile ayakta durmaktadır.”

Çağrıkurt- Tanıdığımız yazarlara lanet olsun. Türklükten utanan batı hayranı yazarlar ve Orhan Pamuk gibiler başımıza bela oluyorlar. Devlet bu hain işbirlikçileri tutuklansın artık!..

Bir mason Rockefeller’a dikerek sordu. “Peki İran konusunda neler yapılıyor?”

Rockefeller cevap veriyor;

“Bir Kürt devleti kurulmasına itiraz eden bir diğer devlet İran’dır; çünkü İran hükümeti kendi ülkesindeki Kürtlerin de ayaklanıp, bu kurulacak olan Kürt devletine katılmak için olay yaratacaklarından korkuyor; fakat İran zaten saldırı planlarımız içinde olduğu için bu bizi fazla endişelendirmiyor. Kürt devleti kurulduktan sonra sıra İran ve Suriye’ye gelecek. Irak hakkında söylenecek bir şey kalmadı, yönetim tamamen elimize geçmiş bulunuyor.”

(…) Yine bir mason “Sayın Mesih(!) Bush bu konuda neler yapıyor” soran Rockefeller hafifçe gülümsedi. (…) Duvardaki dev bir ekranda, Türkiye’nin güneydoğu bölgesini, Suudi Arabistan, İran ve Mısır’ın bir kısmını, Suudi Arabistan, İran ve Mısır’ın bir kısmını, Suriye, Lübnan, Kuveyt, Filistin ve Ürdün’ün tamamını içeren Büyük İsrail Devleti’nin olduğu bir Orta Doğu haritası görünüyordu. Rockefeller bir çubukla haritada konuyla ilgili bölgeleri işaret ederek konuşmasını sürdürüyor:

“Sayın George Bush ile dün görüştüm ve talimatlarımız doğrultusunda savaşın İsrail’in İran’a füze saldırısı şekilde yapılacak; önce İsrail İran’ın nükleer tesislerini vuracak. Bu durumda büyük bir olasılıkla İran karşı füze bize saldırısı yapacaktır. Böylece biz yine İsrail’in yanında yerimizi alacağız ve İran’a karşı bir karalama kampanyasının ardından bu ülkeye büyük bir saldırı başlatacağız. Bu arada, Suriye sıranın kendisine geleceğini bildiği için İran’ın yer alacaktır. Biz İran’a saldırılarımızı yoğunlaştırırken İsrail Suriye’yi İngiliz Ordusu ile beraber işgal edecektir.”

Çağrıkurt- Rockefeller! Senin söylediklerin birer birer gerçek oluyor!.. İran kolay bir lokma olmadığınız hepimiz biliyoruz. Bakalım İran’ı nasıl yapacağınızı göreceğiz. Suriye konusunda bildiğimiz bir şey yok.

“Kafatası ve Kemikler Tarikatı’na ve dolayısıyla Yale Üniversitesi’ne biz George Bush gibi itaatkar ve becerikli insanlar yetiştirdikleri için teşekkür borçluyuz” diye ekledi Rotschild.

Rockefeller başıyla onaylayarak konuşmasını sürdürüyor:

“Türk hükümetinin her hangi bir müdahalede bulunacağını sanmıyorum. Suriye’nin ortadan kaldırılması ve İran halkının vaat edilmiş toprakların dışında kalan topraklara sürülmesi ve orada kendilerine bağımsız bir Şii devleti kurulmasına razı olacaklardır. Sonra sıra Kürt devletinin İsrail’e ilhak edilmesine gelecek. Bu noktada sanırım Kürtler biraz başağrısı yapabilirler ama Barzani bildiğiniz gibi bir Kürt Yahudisidir ve bizim tarafımızda yer alacaktır. Ayrıca Barzani babasının başına gelenleri çok iyi hatırlıyordur ve Emperyalist bir devletin dostların her zaman Emperyalizme hizmet etmesi gerektiğini bildiğini ve kaderlerine razı olacaklarını umuyorum.”

Çağrıkurt- Zavallı devletimizcik.. Bu konularda bir şey yapsın artık Devlet duyun bizi!.. Devlet İran ve Irak’ta olanlara hiç göz yummayınız..

“En son olarak Sina Yardımadası ve Suudi Arabistan’ın kuzey kısımları işgal edilecek. Ürdün ve Lübnan ise işin en kolay kısmıdır. Suudi ve Ürdün kralları Amerikan bankalarında yatan paralarına dokunmadığımız sürece istediğimiz kadar toprak alabileceğimiz konusunda bize kesin teminat verdiler. Diğer Araplar ise kendilerine dokunulmazsa Amerika Birleşik Devletleri’nde daha fazla yatırım taahhüdünde bulunuyorlar.”

Çağrıkurt- Hz. Muhammed’e hakaret eden karikatürler Arapları bile etkilediğini göremiyoruz!.. Buna rağmen Araplar ABD’de yatırım yapmaya devam ediyorlar.

Başka bir mason soruyor:

“Türkiye’nin doğu bölgesini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz, biliyorsunuz ki Fırat ve Dicle nehirlerinin bulunduğu bölgeler hem vaat edilmiş toprakların önemli bir bölgesi olarak, hem de yakın bir gelecekte baş gösterecek olan su sıkıntısını gidermede en kritik alan olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye ile savaşmayı göze aldınız mı? “

Rockefeller de cevaplıyor;

“Daha önce belirttiğim gibi Türk hükümeti şu anda bizim verdiğimiz borçlarla ayakta duruyor, sanırım bizimle savaşmayı göze alamazlar. Ama biz yine de bir “B” planı yaptık. Türkiye’nin zorluk çıkarması durumunda, Türkiye’nin doğu bölgesinde hak iddia etmelerini, böylece çıkacak bir savaşta kesinlikle Kürtlerin arkasında olacağımızı Barzani’ye ilettik. Bizim desteğimizle Kürtler o bölgedeki provokatörlerin ve misyonerlerin kışkırtacağı Kürt asıllı insanlarla birleşerek Türk ordusuna karşı isyan çıkaracaklar. Osmanlı İmparatorluğu’na karşı uygulanan planın aynısı, böylece Türkler iki ateş arasında kalmış olacak. Ne demişler, tarih tekerrürden ibarettir. Tabii bunları Kürdistan İsrail’e ilhak ettirilmeden önce yapacağız. Böylece bir taşla iki kuş birden vuracağız. Hem Türkiye bir oldu bitti karşısında kalacak, hem de bu bölgeyi Kürtler sayesinde elde etmiş olacağız. Zaten Amerika Birleşik Devletleri Lozan Anlatşması’nı tanıyan imzayı atmamış ve dolayısıyla Türkiye’nin sahibi olduğu toprakları hiçbir zaman kabul etmemiştir ve bizim için Sev Antlaşması hala geçerlidir.”

Çağrıkurt- Hiçbir zaman kabul etmediğimiz Sevr antlaşmasını diriltecek bir şey olmayacak! Sevr umudu boş ve hayaldir. Biz tarih’ten ders almadığımız ne kadar doğruluğunu Rockefeller tarafından kanıtlıyor. Vay halimize! Tarihten ders alamayacak aptalız.

“Türk ordusunu pek hafife almayın, Türklerin ne kadar iyi bir savaşçı millet olduğunu unutuyorsunuz.” Bunları söyleyen Habsburg, Viyana kuşatmalarını hatırlayarak acı acı gülümsedi.

Çağrıkurt- Yaşlı herif! Türk korkusu var sende!

(…)

Rockefeller cevaplıyor:

“Avrupa’dan herhangi bir itiraz gelmeyeceğini umuyorum. Sayın üyelerimiz, umarım kendi hükümetleri ile gereken anlaşmaları yapıyorlardır.”

(…)

“Vatikan ise tamamen avucumuzun içindedir. Ambrosiano Bankası skandalından sonra Papa uslu bir çocuk gibi ne söylenirse yapıyor. Aksi takdirde, Vatkian’ın önde gelen şimdiki Kardinallerinin ve eski bazı Papaların birer Mason veya Ateist oldukları, Vatikan’ın uyuşturucu mafyası ile olan ilişkileri, Vatikan Bankası’nın mafyanın kara parasını aklama operasyonları ve karşılığında aldığı komisyonlar, eski Papa II. Jean Paul’ün bir zamanlar Almanya’da Yahudi katliamlarında kullanılmak üzere zehirli gaz üreten bir fabrikada çalıştığı ve Nazilere bu gazları sattığı, en önemlisi ise İsa’nın soyundan gelen neslinin kimler olduğu gibi bilgiler örgütümüzün medya ordusu ile bütün dünyaya ilan edilirse, ortada Vatikan diye bir kurum kalmayabilir. Zaten daha önce de Vatikan’ı bu pisliklerden temizlemek isteyen Papa I. Jean Paul’ün ortadan kaldırılması işini, her şeyin eskisi gibi sürdürülmesi için Vatikan piskoposlarının isteğiyle, Illuminati halletmişti. Papa’yı, Vatikan’ın Katolik üzerindeki nüfuzundan yararlanmak için elimizde tutmamız gerekiyor.”

Çağrıkurt- Helal olsun. Vatikan’ın gerçekleri bilmiyorduk senin sayesinde öğrendik. Sapık ve eşcinsellerin yuvası Vatikan bitsin..

“Sanırım her şey bu konuştuğumuz senaryoya göre giderse, vaat edilmiş toprakların ele geçirilmesiyle Büyük İsrail Devleti kurulacak; daha sonra Kudüs’teki Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa Camisi’nin yıkılmaları ve yerine Süleyman Tapınağı’nın tekrar yapılması ilk hedefimiz olacaktır. Yalnız burada bir sorumuz var. Bu yapılar Müslümanlarca çok kutsal sayılıyor. Bu sebeple bunu şu şekilde yapmayı planlıyoruz; Cami yakınlarında bir yerde arkeolojik kazı bahanesiyle bir çalışma başlattık ve buradan kazılan tünellerle binaların temellerine kadar ulaştık. Bu binaları yıkmak için bütün yapmamız gereken deprem tetikleyici radyo dalgaları göndermek ve dört ya da beş bir sarsıntı sadece temelleri zayıflatılmış bu yapıların kolayca yıkılmasını sağlayacak, diğer yerleşim birimleri fazla zarar görmeyecek.”

Bizim için Süleyman Tapınağı hiç iyi değil!.. Fanatik hahamlar Mescid-i Aksa’yı bombalamaya çalıştıklarını da biliyoruz. Bizden başka kimse bundan haberi yok…

Ülküdaşlarım! Yukarıdaki Rockefellerin sözünde Illuminati ve Yahudilerin en büyük hedeflerden biridir. Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa Camiyi yıkıp yerine ne gibi binayı inşa edeceklerini aşağıda görebilirsiniz.

ÖNCE
SONRA.. Süleyman Tapınağı işte

“Bu noktadan sonra artık hiçbir şey bizi kutsal hedefimize ulaşma yolunda önümüzde engel olamayacak. Eski Ahit’te belirtildiği gibi, dünyadaki bütün Yahudiler Büyük İsrail Devleti’nin kurulmasıyla anavatanına göç edecek ve binlerce yıl bekledikten sonra Süleyman Tapınağı’na tekrar ibadet etmeye başlayacaklardır. Böylece İsrail dünyanın en güçlü devleti olacaktır.”

“Eski Ahit’te Tanrı’nın belirttiği üzere, yüce Mesih tekrar dünyaya inecek ve bütün insanlığı kuracağı yeni dinine davet edecektir. Tabii olarak en başta Müslümanlar ve diğerleri bu davete karşı gelecekler ve bize karşı güçlerini
Kaynak :Azbuz

 

İlluminati’nin güç şebekesi

Fethullah-Gulenden-Illuminati-aciklamasiİlluminati’nin güç şebekesi, dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşuyor. “İç çember” denilen en tepedeki 10 kişiye bağlı 300 kişi ise onların alt kadrosunda yer alıyor ve talimatlarını yerine getiriyorlar. 10 kişilik “bilge adamlar” grubunda Fransa’dan, üç, ABD’den iki, Kanada, Avusturya, İngiltere, İspanya ve Güney Afrika’dan birer üye bulunuyor. Yazar, burada Fransa’nın üç üyelikle ilk sırada yer almasının yanıltığı olduğunu, Kanada’nın bir üyesinin de ABD’nin üçüncü adamını tamamladığını belirtiyor.

Hedef tek dünya devleti kurmak
“İç çember” üyelerinin ortak özelliği Dış İlişkiler Konseyi, Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mahson Tarikatı, Kafatası ve Kemir Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri üyesi olmaları. İlluminati Komplosu’nun hedefi, başkenti Kudüs olan bir dünya devleti kurmak.

İlluminati nasıl çalışıyor?
Yılda bir kez biradaya gelen İlluminati üyeleri, hedefledikleri dünya devletini kurmak için planlar yapıyorlar. Bu planların içinde çeşitli ülkelerde ekonomik krizler çıkararak, ülkeleri sömürmek, savaşlar çıkarmak, “Daha Fazla Savaş” ilkeleri gereği savaşların sürekliliğini sağlamak, çeşitli hastalıklar icat etmek, (AIDS ve HIV’in ABD’deki askeri araştırma laboratuvarlarından dünyaya yayıldığı iddia ediliyor.) nüfus azaltıcı çalışmalar yapmak, etnik temizliği desteklemek ve 11 Eylül örneğinde olduğu gibi terör yaratarak, “anti-terör yasaları” çıkarmak..
İlluminatı’nın ilkelerinden en önemlisi “Kaostan kaynaklanan düzen”. İlluminati, kendi düzenini çıkarmak için sürekli kaos yaratmak zorunda.

Başını, asırlardır küresel tefecilikle geçinen ve bu yolla trilyon dolar mertebesinde bir servete erişen Rothschild ailesinin çektiği (ki bu öyle böyle bir aile degildir, herkesin ABD Merkez Bankası sandığı Federal Reserve Bank dahi bu aileye aittir ve I. ve II. Dünya Savaşlarında ülkelere borç vermişlerdir.) bir grup ultra zengin insanın; dünyada tek bir yönetim yapılanmasını, tek bir para birimini, tek bir kanunu, tek bir dini öngören ve bu uğurda çalışan örgütü başa getirmektir..Çok çetrefilli bir yapılanması vardır ve toplum mühendisliği konusunda gerçekten ‘aşmış’ bir örgüttür.

Amerikan doları üzerindeki piramit ve gözden oluşan tasvir aynı zamanda bu örgütü temsil eder. Zaten Amerikan dolarını da Rothschild ailesinin sahibi olduğu Federal Reserve Bank basmakta ve faiz karşılığı (evet yanlış okumadınız) Amerikan hükümeti hazinesine vermektedir. Ne garip bir tesadüftür ki, gerçek bir Merkez Bankası kurmayı önererek bu bankayı by-pass etmeye kalkan John F. Kennedy suikaste kurban gitmiş ve 5 ay sonra durum eskiye döndürülmüştür. Dünyanın olay adamı, ünlü spekülatör George Soros un aslında perdenin arkasındaki bu amcaların maymunu olduğu rivayetleri vardır. (İnceleyiniz: JP Morgan Bank)

Yine çok ilginç bir iddaadır ki: Milletimizin belini büken 2001 krizi bu örgütün İstanbul Borsasındaki milyarlarca dolarını yurtdışına çekmesiyle
patlak vermiştir.

Yeni araştırmacıların, Illuminati şebekesinin ilk bölümlerinden biri olarak keşfettiği kısmı da, Yuvarlak Masa isimli İngiliz-asıllı gizli örgüte bağlanan organizasyonlar grubudur.

Bu grup, Bilderberg Grubu, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Kuruluşu, Dış İlişkiler Konseyi, Üçlü Komisyon, ve Roma Klubü isimli organizasyonlardan oluşmaktadır.

Bu şebeke, Illuminati’yi en güçlü şekilde ifade edebilecek olan şebeke değildir. Illuminati ağı içerisinde birçok seçkin grup vardır, fakat bu “Yuvarlak Masa” organizasyonları, Illuminati Planı’nın gündelik politik, ekonomik, iş dünyası, ordu (özellikle NATO) , eğitim ve diğer tüm alanlardaki beyin yıkamalarında anahtar rolü oynamaktadır.

sertab-erener-in-balon-şarkıcı-olduğu-gerçeği_167547Yuvarlak Masa, 19. yüzyılın son zamanlarında Londra’da (Illuminati’nin faal merkezi) yaratılmıştı. İlk resmi lideri, Güney Amerika’yı acımasızca idare etmiş olan ve bu toprakları siyah insanların elinden alan, Cecil Rhodes idi. Teoriye göre, şu anda siyah insanlar Afrika’daki politik kontrolü ellerinde bulundurmalarına rağmen, esas kararlar, hâlâ daha, siyah başkan ve lider kuklaları aracılığı ile Avrupalı ve Amerikalı seçkinler tarafından verilmektedir. “Bağımsızlık” bir hayaldir.

Rhodes, bir kabileyi diğer kabileye karşı oynatmıştı ta ki tümü birbirlerini savaşta yokedene ve böylece Rhodes ve İngiliz’in yönetimi devralmasını sağlayana dek. Bu, hâlâ daha, günümüzde Afrika’da sürmekte olan çatışmalarda aynen olmaktadır…

Rhodes,Yuvarlak Masa’nın amacının İngiltere tarafından (İngiltere merkezli Illuminati tarafından) kontrol edilen bir Dünya Hükümeti kurmak olduğunu söylemişti.

1902’de öldüğünde, parasını, kendi vasiyeti üzerine, “Rhodes Bursları” parasal kaynağını oluşturmaya bırakmıştı. “Rhodes Bursları”, dış ülkelerden gelen öğrencilerin Oxford Üniversitesi’nde -Illuminati’nin “eğitimsel” beyin-yıkama merkezinde- eğitim görebilmeleri için onların masraflarını karşılayan bir programdır. Ülkelerine dönüp de politika, ekonomi ve medya gücünü elinde tutan konumlara yerleşen “Rhodes Mezunları” ile diğer genel öğrenci nüfusu arasında dağlar kadar fark vardır. Onlar, Illuminati temsilcileri olarak görev yaparlar. Bugün, dünyadaki en meşhur Rhodes Mezunu, eski Amerika Başkanı Bill Clinton’dur. Fakat, Rhodes Yuvarlak Masa’nın resmi öncüsü olmasına rağmen, esas sermayeyi sağlayan ve kontrol edenler, birçok global komplonun merkezinde yer almış olan bankacılık hanedanı Rothschild Ailesi idi. Bu Yahudi-karşıtı bir işaret değildir çünkü Rothschildlar Yahudi olduklarını iddia etmektedirler. Yahudi insanları herkesten fazla sömüren ve onların beynini yıkayan da Rothschildlar’dan başkası değildir!
Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sırasında, Yuvarlak Masa’nın ABD ve İngiltere’deki gizli seçkinleri, kendi hükümetlerinin savaş konseylerindeki başrole sahip kişilerdi.. Belgelerle de ispatlanabileceği gibi, bu kişiler global çatışmaya yol açacak olayları yaratmak için beraber çalışmışlardı. Problemi-yarat-sonra-çözümü-sun teknikleri sayesinde, global statükoyu bu savaşla yoketmek ve böylece dünyayı, savaş bittikten sonra, kendi Planlarının öngördüğü imaja göre yeniden çizme şansını yakalamak istiyorlardı. Ve bunu da aynen yaptılar.

Savaştan sonra, dünyadaki güç, savaştan öncesine göre, daha da az birkaç kişinin eline verilmiş ve indirgenmişti, ve bunu yine kendilerinin yarattığı İkinci Dünya Savaşı ile de daha öteye götürüp geliştirdiler. Bu durum, bugüne dek sürdü, ve aslında, her geçen dakika daha da hız kazanmaktadır.

1919 yılında, Paris yakınlarında, Versailles Barış Konferansı’nda biraraya gelen Amerika ve İngiltere’den Yuvarlak Masa’nın seçkinleri, Alfred Milner, Edward Mandel House, ve Bernard Baruch gibi şahıslar, kendi ülkelerini temsilen toplantılara atandılar ve aslında kendilerinin yarattığı savaşın sonucu olarak, dünyanın nasıl değişeceğini karar vermeye başladılar. Almanya’yı ödenilmesi imkansız tazminatlara tabi tuttular, ve böylece savaş-öncesi Weimar Cumhuriyeti’nin, inanılmaz bir ekonomik çöküntü arasında, kalıp yıkılmasını garanti altına aldılar. Tüm bunların getirdiği sonuç ise “gayet rastlantısal” olarak Hitler’in gücü eline geçirmesi oldu.

Ayrıca, Illuminati’nin Yuvarlak Masa üyeleri, Paris’te Hotel Majestic’teyken, Bilderberg(Bil) -Dış İlişkiler Konseyi(DİK) -Kraliyet Uluslararası İlişkiler Kuruluşu(KUİK) -Üçlü Komisyon(ÜK) şebekesini oluşturma işlemlerine başladılar. Buna ek olarak, Versailles’da karar verdiler ki Filistin’de bir Yahudi anavatanının yaratılmasını destekleyeceklerdi.Bu üyelerin her biri ya Rothschild soyundan gelmekteydi ya da onlar tarafından kontrol edilmekteydi.

Versailles Barış Konferansı’ndaki, Amerikan Başkanı Woodrow Wilson, Rothschild klonları ve ABD Yuvarlak Masa öncüleri Colonel House ve Bernard Baruch tarafından “önerilmişti”; İngiltere Başbakanı Lloyd George, Rothschild çalışanı ve Yuvarlak Masa lideri Alfred Milner ve Rothschild hanedanının kurucusu Mayer Amschel Rothschild’ın torunu Sir Phillip Sassoon tarafından “önerilmişti”; Fransız lider Georges Clemenceau, gerçek ismi Jeroboam Rothschild olan kendi İçişleri Bakanı Georges Mandel tarafından “önerilmişti”.

Hotel Majestic’teki gizli toplantılarının sonucu olarak, Kraliyet Uluslararası İlişkiler Kuruluşu Londra’da 1920 yılında, Dış İlişkiler Konseyi 1921 yılında, ve bunları takip eden Bilderberg Grubu (1954) , Roma Klubü (1968) ve Üçlü Komisyon (1973) kuruldu. Tüm bu organizasyonlar, Rothschild’lar, Rockefeller’ler ve Illuminati’nin daha yüksek güçlerine çalışan Henry Kissinger gibi önde gelen beyin-yıkayıcılar tarafından idare edildi ve edilmektedir.

Bu organizasyonların, üyeleri arasında global politika, iş dünyası, bankacılık, medya, “eğitim” ve diğer alanlardaki en yüksek mevkili müzik-endüstrisinin-illuminati-tarafından-kontrolü_109977insanlar bulunmaktadır. Bunlar, görünüşte bağlantısız ülkeler, politik partiler ve kuruluşlar aracılığı ile, halkların bilgisi dışında, ayni global siyasetleri, planlı bir şekilde düzenleyen kanallardır. Malta Şövalyeleri, Masonlar gibi diğer gizli örgütlerin yüksek konumları da, bu Yuvarlak Masa ağına bağlanır

işte illuminati hanedanlığı üyeleri;

• Whitney Ailesi ( yerlesim 1635, Watertown, Massachusets),
• Perkins Ailesi ( yerlesim 1631, Boston Mass.),
• Stimson Ailesi (yerlesim 1635, Watertown, Mass.),
• Taft Ailesi (y. 1679, Braintree, Mass),
• Wasdworth Ailesi (y. 1632, Newtown, Mass.),
• Gilman Ailesi (y. 1638, Hingham, Mass.)
• Payne Ailesi (Standard Petrolün sahibi),
• Davison Ailesi (J. P. Morgan ve sirketinin sahibi, her iki dünya savasinda da etkili olmuslar ve büyük paralar kazanmislardir),
• Pillsburr Ailesi (Un ticareti),
• Sloane Ailesi (Ticaret ve parekende satisiin dev ismi),
• Weyerhauser Ailesi (Kereste ve orman ürünleri tröstü),
• Harriman Ailesi (Demiryolu Krallari),
• Rockefeller Ailesi (Standard petrol, Chase Manhatten Bank ve binlerce sirketin sahibi CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderbergin basindaki aile),
• Lord Ailesi (y. 1635, Cambridge, Mass.),
• Bundy Ailesi (y. 1635, Boston, Mass.),
• Phelps Ailesi (y. 1630 Dorchester, Mass.),

Bush aileleri (Baba Bush CIA ve ABD baskani, ogul Bush bu örgütlerin bir entrikasiyla ABD baskanligina getirildi, her ikisi de SBS üyesi).

SBS toplumdaki hemen her yapiya girmistir. Bunlarin içinde Beyaz Saray, Yüce Divan, Medya, İs ve Endüstri, Federal Banka sistemi, Kanun yapici kurullar, Mahkemeler vb vardir. SBS’nin temel ideolojisi Anglo Sakson ve Protestan beyazlarin dünyadaki hakimiyetini saglamaktir, ideolojisi oldukça fasistir ve her iki dünya savasinda da bu cemiyet çok önemli roller oynamistir. Bohemian Grove ve CFR ile birlikte Skulls and Bones Society Yeni Dünya Düzeni’nin yaraticisidir

NOT: bu hanedanlığın üyelerinin sayıları 10 veya 13veya 15′tir ama kesin bi sayı söylenememektedir

Hükümetleri ve diğer resmi görevlerdeki insanları kontrol altına almak için para ve zaten büyük bir eğilim arzeden seks ticareti kullanılacak.

2- Illuminati bu amaca yönelik Dünya’nın her yerinde başarılı ve üstün yetenekli öğrenciler yetiştirmek için kolej ve üniversiteler açacak.

3- Teşkilat içinde başarılı isimler hükümetlere, dini ve mali kurumlar içine yerleştirilecek ve ajan olarak kullanılacak.

4- Son derece etkili medya kurumları kuracak ve sorunların çözümleri için tüm Dünya’da tek bir devletin gerekliliğine ikna edecek.

5- Bu noktada son aşamaya gelinecek, her türlü silah ve asker kullanılarak, tüm ulusal devletlere meydan okunacak ve halklar sadece Illuminati tarafından kontrol edilen bir iktidarın denetimine girene dek savaşılacak. (Masonların teşkilatına ihtiyaç vardı. En etkili isimleriyle temasa geçilecek ve localarında yer açılacak.)

6- Katolik mezhep içine sızılacak ve yok edilecek.

(Çünkü Papa’nın etki alanında en az 1 milyar var, Dünya’da onun kadar etkili kimse yok.)

(Vatikan’a KGB ajanlarıyla sızıldı ve bazı kardinallere önce yardımcılarını şantaj yoluyla kafesleyip ulaşıldı ve Papa süikastlerinin üstünü örttürecek kadar kullanıldılar. Kiminiyse Venedik’ten şaibeli yolla alınan Vatikan Bankası yoluyla.)

(Bu arada SSCB’yi ve KGB’yi başından beri kukla gibi kullanan yine Illuminati’ydi. Yani “Soğuk Savaş” tam bir tavşana kaç, tazıya tut tiyatrosuydu.)

(KGB siyasi, kültürel, mali, dini konularda istihbarat sağlarken, onun alt birimi GRU bu amaçlar için Askeri istihbaratta uzmanlaşmıştı. GRU’da herkes kitle imha silahları konusunda uzmandı ve günü geldiğinde herkes elinde bir çantayla bir nükleer bomba olacaktı. Onun da alt birimi Spetnas nokta operasyonları işine bakıyordu.)

(Aynı tarihlerde ABD Başkanı olan Franklin Roosevelt 1932′de Doların üzerine Illuminati’nin sembolü meşhur tamamlanmamış piramidi koydurttu.)

Yuvarlak Masa Teorisi

Illuminati şebekesinin temel amacı bütün dünyayı tek merkezden yönetebilmek için eli her tarafa uzanabilen bir ağ oluşturmaktı. Fakat bunun gerçekleşmesi için birbirleriyle irtibatlı birtakım alt mekanizmaların oluşturulmasına ihtiyaç vardı. İşte bundan dolayı bir Yuvarlak Masa (The Round Table) teorisi geliştirildi. Bu teoriye göre şekillendirilecek organlar, üstlendikleri görevlere göre kendi aralarında bir irtibat ağı kuracak, bilgi alış verişinde bulunacak ve dünya ülkelerini yönlendirecek politikalar geliştireceklerdi. Yuvarlak Masa organlarının elemanları kendi ülkelerinde etkili kişiler olacaklardı.

Yuvarlak Masa teorisi ilk olarak 1877′de John D. Rockefeller, Cecil Rhodes, John P. Morgan, Andrew Carnegie ve Mayer A. Rothschild’dan oluşan beşli tarafından ortaya atılmıştır. Bunların hepsi de Illuminati şebekesinin üyeleriydi ve üçü yani Rockefeller, Morgan ve Rothshild yahudi kökenliydi.

Yuvarlak Masa ve Birinci Dünya Savaşı

Yuvarlak Masa’nın seçkin üyeleri, Birinci Dünya Savaşı öncesinde ülkelerindeki savaş komitelerinde önemli görevler üstlenmişlerdi. Bu kişiler siyaset sahnesinde, birbirlerine zıt ülkeleri temsil ediyor ama Yuvarlak Masa’da bir araya gelebiliyorlardı. Bu kişilerin savaşın şartlarını ve sebeplerini kendi elleriyle hazırladıkları, Birinci Dünya Savaşı’nın arkasında duran gerçeklerin altını kurcalama zahmetine katlanan araştırmacıların dikkatinden kaçmamıştır. Bu kişiler savaş esnasında da ülkelerinin savaş komitelerindeki üst görevlerini sürdürmüşlerdir.

Savaş sonrasında ortaya çıkan şartlar Illuminati şebekesinin hesap ve planlarına daha da uygundu. Savaşın ateşini yakan ve dört yıl boyunca üzerine gaz döken Yuvarlak Masa üyeleri, 1919′da Fransa’nın başkenti Paris yakınlarında Versailles Barış Konferansı’nda bir araya gelmiş ve savaş sonrası şartlarda dünyaya nasıl şekil verebileceklerini tartışıyorlardı. Bu toplantıda bir araya gelen Alfred Milner, Edward Mandel ve Bernard Baruch, Yuvarlak Masa’nın seçkin üyeleriydi ve zaten kendilerinin çıkardığı savaşın ortaya çıkardığı şartları değerlendirme konusunda görüş alış verişinde bulunuyorlardı. Bunlardan Alfred Milner, Yuvarlak Masa’nın lideriydi. Konferansa katılanların birçoğu, daha önce sözünü ettiğimiz ünlü banka hanedanı Rothschild ailesinin fertleri tarafından önerilmişti. Bu ailenin yahudi azınlığa mensup olduğunu daha önce belirtmiştik.

Filistin topraklarında bir yahudi devletinin kurulmasıyla ilgili politikaların geliştirilmesinde karanlık gizli örgütlerin önemli rolü olmuştur. Versailles Barış Konferansı’nda alınan kararların arasında da Filistin’de bir yahudi devleti kurulması vardı….

]]>
/illuminati-virusune-dikkat-edin.html/feed 1
Ergen Siyasetçiler /ergen-siyasetciler.html /ergen-siyasetciler.html#respond Sat, 23 Feb 2013 13:30:46 +0000 /?p=2087 Ergenlik dönemindeki çocuklar ruhsal sıkıntılar içerisinde olurlar çok sıkıntılı bir dönem olmasına rağmen çokta önem arz eder. Çünkü hayatının geri kalanında ne olacağını belirlemek üzeredir.

Bu dönemde Ergen çocuklar karakter arayışı içerisindedirler ve karakterlerini oturtacak bir yer ararlar. Babalarına benzemeye çalışır sonra vazgeçer mahalleden birine ondan vazgeçer ünlü birine benzemeye çalışır derken birçok kimliğe bürünürler.

Evet yeni dönemin siyasetçileride tam bir ergenlik dönemi içerisindeler ve karakter yapıları belli değil. Hala karakterlerini oturtacak bir yer arayışı içerisindeler. Birgün Milliyetçi Türk edalarıyla baş gösteren siyasetçiye bakıyorsun ertesi gün Mevlana olmuş ne olursan ol yine gel diyor. Dün biz onlar gibi fravunlaşmayacağız diyen siyasetçiye bakıyorsun, Fravun aday adayı olmuş.

Dün Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur diyene bakıyorsunuz bugün Biz herkezin Milliyetçisiyiz diyor. Ve bu rezil durum saymakla bitmeyecek bir durumdur. Hala karakter arayışı içerisinde olan Siyasilerin hiçbir misyonu yoktur ve her gün farklı bir kimliğe bürünerek  birilerinin temsilcisi olmaktadır.

Haçlı Ülkeleri bizim ergenleri hipnoz etmiş bir sağdan bacak gösterip salya akıttırıyorlar bir soldan bacak gösterip salya akıttırıyorlar. Bunlara destek veren yine yüzde bilmem kaçıda onların üstten tükürdüklerini yalıyorlar. Milletçe Amerikan mandacı olduk ve karakterimizi Benliğimize, Kimliğimize, Soyumuza ve Asil Türklüğümüze koymak dururken biz ergenlikten çıkmama gayreti içerisine giriyoruz.

Sağlıkta devrim oldu alkışla sonra hastaneye git çalışan sigrotalı sadece ilacın %20’sini öderken birde üstüne muayene ücreti girdi alın size devrim. Duble yol yaptık akıllara zarar ama bu yolları yandaşlara sattık yollar paralı olacak alın size devrim. Davosta One Munite dedik kafa tuttuk devrim yaptık. İsrail Mavi Marmara gemimizi canlı yayında bastı ve vatandaşlarımızı acımasızca katletti kafa tuttuğumuz İsrail’e bizden özür dilemeli demekle yetindik On numara devrim.

Derdini anlatmaya çalışan vatandaşımıza ananıda al git dedik. Dağdan inen it sürüsüne pişmanlık yasası çıkarıp iş, aş teşfik verdik. Ayağa kalkmayan yanına gitmeyen Şerefli Türk Paşasını Terörist diye içeri tıktık ama dağdan inen gerçek teröristin ayağına savcımızı gönderdik, güllerle karşıladık.

35 kişi otelde çıkan olayda yandı İnsanlık ayıbı oldu tüm il bunun ceremesini çekmekte onlar ölmeli, idam edilmeli dedik ama 35.000 Vatan evladını Şehit eden bebek katiline ev hapsi, af, milletvekilliği dahi düşündük.

Sonra döndük dedik ki Biz Allah’ın en sevdiği kullarıyız, müslümanız, başımız secdeden kalkmıyor dedik. Ardından gittik Papanın Putu önünde Avrupa Konseyine imza verdik ondada sıkıldık Allah (c.c)’ın Lanetlediği millet yahudi milletinin projesinin eş başkanı olduk.

Evet biz olduk, olduk ama fırıldak olduk. Bir o yana döndük bir bu yana döndük biz topaç olduk yalakalarımızın nefeslerinin rüzgarıylada bizim yalakalık yaptıklarımıza güzel görünmek için döndük durduk. Ama biz hala ergenlikten çıkamadık, karakterimizi bir yere koyamadık…

]]>
/ergen-siyasetciler.html/feed 0
Eyvah ! Emlak Canavarları /eyvah-emlak-canavarlari.html /eyvah-emlak-canavarlari.html#comments Sun, 10 Feb 2013 15:07:32 +0000 /?p=1654 Evet Sivas’ta canavarlar var. Gözlerini para hırsı bürümüş, insanların mecburiyetlerinden yararlanmak, onları muhannete muhtaç etmek için büyük çaba harcayan göz bebeklerinde para simgesi, büyük hazla Sivas’ı ele geçirmiş emlak canavarları var.

Devletinde ya bu emlak canavarlarından haberi yok ya da organize çalışıyorlar ! Asgari ücretin 780 TL olduğu Ülkede ev kiralarının başlangıç seviyeleri 500 TL sorarsan da serbest piyasa ekonomisi, bırakın bu işleri neyin ekonomisi ? ekonomi mi kaldı bu ülkede sizin ekonomi dediğiniz halka 1 verip 3 almak, nereden öğrendiniz bu ekonomiyi hangi ülkeden ilham aldınız ?

Yaşadığımız memleket Sivas’ı baz alarak asgari ücretli tek çocuklu bir ailenin hadi çocuğu da bırakalım dahada asgarisine inelim aynı maaş gibi çocuksuz evli bir aileyi baz alarak hesaplama yapalım. 780 TL maaş alan bir asgari ücretli 500 TL’sini ev kirasına verirse, kalan 280 TL ile diğer kalan ihtiyaçları hesaplamanın bir mantığı var mıdır ?

Bir sürü odalar kurulmuş, bir sürü sivill toplum örgütleri var ama nedense bu konunun üzerinde duran hiç yok. Neden muhtemelen onlarında kirada evleri var. İnsanların açlıktan nefesi kokuyor bunlarda biz şöyle dürüst, böyle fedakar insanlarız diye ortaklıkta dolaşıyorlar. Ama ,hak bizim milletimize bir önceki yazımda da dediğim gibi işimiz gücümüz yalakalık birimizde çıkıp hakkımızı arayalım demiyoruz.

Gelen bürokratlara yalakalık yerine hesap soralım, halkın huzuru için yapılması gerekenleri emiredelim dedim aradan iki gün geçti AK Parti Sivas Milletvekili Dursuna Memecan Sivas’a geldi. Hatırladığım kadarı ile Sivas’a bir seçimlerde geldi birde geçenlerde gazeteler boy boy resimlerini bastı Sivas’ın sorunlarını dinlemeye geldi diye. Bizim saf halkımızda bunu yedi ve yerine oturdu.

Yalakalık yine üst seviyelerde idi. Sivas’ı sorsan hiçbir yerini bilmez Sivas umrunda bile olmayan adaylara oy veriyoruz yılda belki de 1 defa Sivas’a zorla uğruyor ondada bir elimizle yemek yedirmediğimiz kalıyor sonrada krallar gibi uğurluyoruz. Bırakın bu pervasızlığı sizi yanında götürmez veya sizin bir yakınınızı işe aldırmaz şimdi gidin Ankara’ya sorun neydi Sivas’ın sorunları diye bir tanesini bile hatırlamaz.

Milletin Vekilleri neredeler ? yetişir artık insanları vicdansız ellere bıraktıkları 780 TL asgari ücretin olduğu bir ekonomide 500 TL ve üzeri ev kirası mı olur ? Nerede sizde Allah Korkusu, Nerede Müslümanlığınız ? gösterişe geldiği zaman kralını yaparsınız ama mazlumun ahını ensenizden eksik etmezsiniz.

Nerede bu odalar, borsalar, sivil toplum örgütleri ? neden bu haksızlığın karşısına geçmiyorlar ? Halkımız neden hala ekmek parası bulamazken maaşı kadar ev kirası ödemeye boyun eğiyor. Sivas her tarafı fabrikalarla dolu, işsizlik sıfır, açlık sınırı hiç olmamış tavırlarınız, bu memleketin evlatları ev alamıyor Yüce Allah nasip etmemiş diye sizin vicdanınıza mı kalacaktır. Yine ve yeniden söylüyorum Ey Sivaslı Uyan Artık, Yetmez mi Bunca Yıldır Sustuğun ? Yetmez mi Artık Canavarları Sırtında Taşıdığın ? Yutma Dilini Çıkar Sesini…

Başbakanlığın BİMER adında bir kuruluşu var açılımı Başbakanlık İletişim Merkezi tüm şikayetlerinizi ve sorunlarınızı buradan ulaştırabiliyorsunuz,  Haydi Sivaslı yaz derdini bulsunlar çaresini… O zaman görelim istikrar sürüyor mu, Devlet büyüyor mu ?

“Ezdirme kendini… Gerekiyorsa boşver herşeyi, çek git.  Ama kendi değerinin altına düşürme kendini.”

]]>
/eyvah-emlak-canavarlari.html/feed 2
Dilsiz Sivas /dilsiz-sivas.html /dilsiz-sivas.html#respond Wed, 30 Jan 2013 06:47:43 +0000 /?p=1304 Sivas Halkı olarak, her zaman boşa konuşmanın ama doluya susmanın, zararlarını gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Sivas tarihte ve bugün hala kaybetmiş, ezilmiş, ötelenmiş ama tüm ezilmelerine rağmen, ötelenmesine rağmen hiç sesini çıkarmamıştır.

Tarihte her zaman önemli roller oynamış olan Sivas, Selçuklu’ya Başkentlik yapmış, Milli Mücadele Döneminde 108 gün Başkentlik yapmış, bugünki sınırlarımızın çizilmesinde Sivas Kongresiyle, Dirilişe önemli katkılar sağlamış ama nedense hiç kıymeti bilinmemiş ve her zaman ötelenmiştir.

Sivas halkı olarak kaybetmeye hiç ses çıkarmamışız ve çıkarmıyoruz ama birbirimizin dedikodusunu yapmaya gelince, bu memleketin bir evladı Sivas’a bir yatırım yapınca onu batırmak işine gelince maaşallah hiç susmuyoruz… Kendi kendimize zarar vermekten, bu memleketi bir adım öteye götürememekten başka yaptığımız hiç birşey yok, her daim hakkını aramayan, karşısında bürokrat veya sorununu çözebilecek yüksek mevkilerde ki insanları görünce sıkıntısından bahsetmek yerine yalakalığı kendine bir görev tayin etmiş yapıda harekete geçmekten başka yapılan veya yaptığımız elle tutulur, bu memleketin yararına olabilecek malesef hiç birşey yapılmamıştır.

Boş konuşarak, dedikou yaparak harcadığımız eforu memleketimizin yenilen hakkını arayarak harcasaydık emin olun Sivas’ta bugün büyükşehir olmuştu. Sivas toprak bakımından en büyük 2. il ama varlığının hissedilmesi açısından yerle birdir. Kendini bilmezlerin Sivas’ı ve Sivaslıyı pervasızca karalamasına, dizilerde dahi Sivas’ın yıkım projesine replikler yer verilmektedir ama biz tüm bunlara ses çıkaracağımız yerde birde Sivas halkı olarak onlara reyting üstüne reyting kazandırmaktayız.

Hemen hemen tüm kurumların Bölge Müdürlükleri varken tamamına yakınını kaybettik. Ama yine ses çıkarmadık. Tarihte yaşanan bir olaydan ötürü Sivas karalandı Sivaslı karalandı ve halada bu karalama projesi son hızla devam ediyor ama biz çıkıpta buna bir dur diyemiyoruz. Neden ? Sivas…

İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Diyarbakır vs. vs. tüm bu illerde hergün birileri yakılıyor, birileri vicdansızca katlediliyor ve hergün onlarca kan akıyor ama onlar hiç karalanmıyor ? tarihte istenmeyen bir olay yaşanmıştır evet ama olayın yaratıcılarıda cezalarını çekmektedir. Sivaslı artık susmasın, haberlere, yazılara sessiz yorumsuz kalmasın. Bir bürokrat geldiği zaman derdini anlatabilen bir Sivas olsun, hakkınızı ve hakkımızı her mecrada arayarak sesimizi doğru yerlerde yükselterek anca Sivas’ımızı kurtarabiliriz. El birliği ile Memleketimizi Kimsenin Oyuncağı Etmeyelim, Sivas’lıyı Kimseye Ezdirmeyelim…

 

Saygılarımla…

]]>
/dilsiz-sivas.html/feed 0