ÇİNDE ATATÜRK’Ü BİLMEYEN YOK
Ziyaeddin Başkan
“Çin’de Mustafa Kemal Atatürk’ü bilmeyen lise öğrencisi hemen hemen hiç yoktur. Çünkü bizim ülkemizde yıllardan beri lisede mecburi ders olarak okutulan ‘Yakın çağ ve Çağdaş Dünya Tarihi’, Mustafa Kemal ve onun önderliğindeki Türk devrimini de içermektedir. Ders Kitabının ilk sayfasında dört büyük adamın portresi bulunmaktadır. Bunlar arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün de askeri üniformalı renkli portresi vardır. (Ötekiler: Lenin, Gandi ve Cengiz Han).”
Aynı kitabın 12. sayfasında ise Atatürk’ün, hepimizin bildiği “Başöğretmenliğini” simgeleyen yeni Türk Alfabesini öğretirken çekilmiş olan resmi basılıdır.
Üstteki paragrafta yer alan sözler; 2003 yılı Aralık Ayında Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumunun düzenlediği“Atatürk Kongresi”ne konuşmacı olarak katılan Çinli Prof. Dr. Hu Zhenhua’ya aittir.
Adı geçen Profesör konuşmasının bitiminde, Çin’deki 33,200 Lisede toplam 29 milyon 138 bin Çinli gence mecburi ders kitabı olarak okutulan kitabı, birçok katılımcıya da hediye etmiştir.
İşin bir başka ilginç yanı ise, Prof. Dr. Hu Zhenhua, Çin’deki etnik gruplardan biri olan Hu i milliyetine mensuptur ve aynı zamanda da Müslüman bir bilim adamıdır.
Çin gibi bir devasa ülkede her yıl yaklaşık 30 milyon gence Atatürk ve Atatürk’ün Türk Milleti için yaptıkları 80 yıldan beri okutulup Onun Çağdaş dünyaya katkıları ve saygı duyulması gereken ilk birkaç liderden biri olduğu kavratılmaktadır.
Çin ki, tarihi köklerimize inerek münasebetlerimizi düşündüğümüzde; düşmanlıkları mızın dostluklarımız dan fazla olduğunu görürüz. Bu günkü halimize baktığımızda ise Doğu Türkistan’daki
Ama Çin Eğitim Sisteminin her yıl milyonlarca gencine, hiçbir kıskançlığa veya bağnazlığa kapılmadan Dünyanın“Yakın çağ ve Çağdaş Tarihini dos doğru olarak kavratmaya çalışması elbette ki takdir edilmesi gereken bir husustur ve aynı zamanda Çin Eğitim Sistemini inşa edenlerin bilinç seviyesinin de bir göstergesidir.
20. Yüzyılın başlarından itibaren batının yayılmacı ve sömürücü güçlerine başkaldırarak verdiği asil mücadele sonunda kurduğu çağdaş Türk Cumhuriyeti yanında bütün mazlum milletlerin kurtuluş umudu ve mücadele modeli olmuş Atatürk’e özellikle son yıllarda bazı densizler tarafından reva görülen muameleyi tipik bir kadirbilmezlik olarak tanımlamak doğru olmaz. Milli kimliğimize, bağımsız ve özgür yaşama azmimize ebedi vatanımızın sınırlarını yeniden çizmek için verdiğimiz şerefli kurtuluş mücadelemize karşı bir ihanet olarak anlamlandırmak gerekir.
Atatürk’e saldıran Türkücü-şarkıcı veya artist bozuntularını, gazeteci geçinen medya maymunlarını veya yobaz takımını ciddiye almıyorum. Onlar milli mücadele öncesinde de vardı, Milli mücadele sırasında da vardı, şimdi de varlar. Yarında olacaklardır.
Ciddiye alınması gereken ve bizleri kaygılandıran husus Devletimizin en etkili ve yetkili mevkilerinde olanlarla, Eğitim sistemimizin karar vericileri ve uygulayıcıları arasında giderek artan Atatürk düşmanlığıdır.
Mesela Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı mecliste içki yasası tartışılırken yeni yasa tasarısına karşı çıkanlara öfkelenerek; “İki tane ayyaşın yaptığı yasa sizin için muteber oluyor da; inancın emrettiği gerçek, niçin reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor?” Diye bağırıyor.
Prof. unvanlı Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ama kendisini daha çok tarihçi olarak tanımlayan Mümtazer Türköne adlı her “şeyi bilen adam”(!)malum gazetedeki köşesinde Atatürk için; “…..Türk Tarih Tezi belirlenirken, Türkçe ezana karar verilirken, Güneş Dil Teorisi’ne son şekli çizilirken ölçmek mümkün olsaydı acaba masadakilerde tek tek kaç promil alkol çıkardı. Meret, şişede durduğu gibi durmuyor, koskoca bir tarihe şekil veriyor. Kim bilir belki de, bu tarihi kararlar ayık kafa ile alınsaydı Tek Parti döneminin ömrü daha uzun olacaktı.” Demek suretiyle, Milli Mücadele ve sonrasına sarhoş kafaların şekil verdiğini vurgulayarak hem Başbakanı tamamlıyor hem de Çin’in 80 yıldır mecburi ders konusu olarak okutmaya devam ettiği Atatürk’e bir kurşun daha sıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığının, Eğitim sistemi üzerinde oynadığı oyunlarla Atatürk’ü tamamen yok etmek için sergilediği eylemler ise elbette ki müstakil bir yazı konusudur.
Bu ne yaman bir çelişkidir? Ve ne kadar koyu bir cehalettir?
Okunma : 910
Facebook Hesabınızla Yorum Yapabilirsiniz
YORUMLAR
Aziz Dostum; Bu yazın, bir süreden beri konferanslarımda da ifade ettiğim “Atatürk Düşmanları”ile alakalı düşüncelerimi, “ATATÜRK DÜŞMANINI TANI” başlığı altında yazıya dökmem için esin kaynağı oldu. Teşekkür ederim. Gelecek yazım bu olacak.
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar