Sivas Medya | Sivas Haberleri
 » 
ELHAMDÜLİLLAH
a aa
04 Eylül 2013 12:27
Feyzullah BUDAK
Feyzullah BUDAK ELHAMDÜLİLLAH

Hafta sonu yoğun geçti. 4 Eylül Şenlikleri kapsamındaki 2. Kitap Günlerinde bir konferans-söyleşi ve imza günü için Sivas’ta idim. Buna eklemlenen bir düğün, bir geniş katılımlı ve sohbetli kahvaltı, bir televizyon programı, eş-dost ve akraba ile buluşup görüşme derken gündemi takip edemedim ve yine sizlerle bir anı paylaşımı için bahane doğdu. Biliyorsunuz zaten bunu yapmak için bahane arıyorum.

Bundan on yıl kadar önce Türk Dünyası Edebiyatlarıyla alakalı bir sempozyum için Makedonya’nın Struga şehrindeyim. Struga; Ohri Gölü Kenarındaki iki şehirden biri. Diğer şehrin adı Ohri, yani göl adını bu şehirden alıyor. Ama Struga Şehri de gölün kuzey kıyılarındaki çok güzel bir bölümünden göle tümüyle hakim  ve çok şirin bir şehir.

Struga’da göl kenarındaki muhteşem bir otelde kalıyoruz ve aynı otelin salonlarında da toplantılarımız devam ediyor. Bu toplantılardan birinde, birbirini takip eden birkaç konuşmacı (bildiri konuları farklı olmasına rağmen) konuşmalarının bir yerlerinde;  “Türk milleti olarak İslam dini ile şereflendiğimiz zaman….”  …… “Türk milleti olarak bizim mensup olduğumuz İslam Dini….”  …… “Bizim dinimizin özünde …” ….  şeklinde ifadeler kullandılar.

Bu ifadelerin arka arkaya gelmesi, konuşmacılar tarafından İslam dininin Türk milletine hakim tek ve resmi din olarak algılandığı izlenimi doğuruyordu. Ama ne yazık ki durum böyle değildi. Yani Türk milleti içerisinde İslam Dinine mensup olmayanlar da vardı ve bunlardan birisi tam da benim sağ yanımda oturuyordu. Üstelik soyadı da “ARNAVUT” idi. Sempozyuma Moldova’nın Gagauz Yeri’nden katılan Gagauz Türkü TUDORKA ARNAVUT.

Tudorka Hanımın soyadı her nasılsa ARNAVUT idi ama ben ve salondaki bir çok kişi onu başka toplantılardan da tanıyorduk ve biliyorduk ki Tudorka ARNAVUT, o anda o salonda bulunan her kes kadar Türk’tü. Üstelik sözünü kimseden esirgemeyen ve gözünü budaktan sakınmayan, sözü yüzünde bir TÜRK. Ama tüm diğer Gagauzlar gibi inanç olarak Ortadoks-Hıristiyanlığa bağlı bir TÜRK.

Doğrusu bu durum ve konuşmacıların bu özensizliği beni rahatsız etmişti ve bu oturumun sonuncu konuşmacısı olarak bildirimi sunmak üzere kürsüye çıktığımda lisan-ı münasip ile bu yanlışlığı düzeltmeye karar vermiştim. Ama aynı oturumun ilerleyen saatlerinde benden bir önceki konuşmacı olarak bildirisini sunma sırası Tudorka Hanıma geldi.

Tudorka Hanım kararlı adımlarla kürsüye çıktı. Dinleyicileri selamlayıp saygılarını sunduktan sonra ilk sözleri şunlar oldu; “Bugün bildirisini sunan değerli konuşmacıların bir çoğu, dikkat çekici bir şekilde ve ısrarla ‘bizim Müslümanlığımız…., bizim dinimiz…., birer Müslüman olarak bizler …’ gibi ifadeler kullandılar…  sanki Türklerin veya burada bulunanların tamamı Müslümanmış gibi… Niye böyle yapıyorsunuz anlamadım. Ne olmuş yani ELHAMDÜLİLLAH BİZ DE HIRISTİYANIZ…”

Evet, Tudorka Hanım “Hıristiyanız” diyordu ama bunu “ELHAMDÜLİLLAH” girizgahıyla, yani aynen bizim gibi ve bizim kelimelerimizle Allah’a hamd ederek, yani Allah’ı övgüyle anarak söylüyordu. Tudorka Hanım Allah’a hamd ederken ben böyle bir hıristiyana karşı özensizlik yapanlardan olmadığım için Allah’a şükrediyordum. Ama bu şükür, bir hıristiyan kandaşımıza karşı yapılan özensizlikten (idraksizlikten, dikkatsizlikten) duyduğum rahatsızlığı hafifletmiyordu.

O gün orada da aynı şeyi düşünüyordum, bu gün de aynı şeyi düşünüyorum ve diyorum ki; TÜRKLÜK bir çok insanın zannettiğinden çok daha kapsamlı, çok daha derin ve çok daha büyük bir kavramdır. Bu kavramla ilgili hususlarda, bu kavramın büyüklüğüne, derinliğine ve genişliğine uygun en üst seviyede özenli ve hassas olmalıyız. Bu özen ve hassasiyeti önce biz göstermezsek, başkalarından bunu beklemeye hakkımız olur mu? Gereken özen ve gereken hassasiyetle bu kavramı kucaklarsak, bu kavram da bizi kucaklar ve bize güç verir. Daha doğrusu zaten sahip olduğumuz ama bir türlü farkında olmadığımız gücü ortaya çıkarır ve bize yansıtır. Bundan da bizim için güç ve güzellik doğar. Hiç unutmayalım; ATATÜRK bu güçten besleniyordu ve başardığı mucizevi işlerin temelinde bu güç kaynağı vardı.


Okunma : 184

YORUMLAR
Bu Habere 2 Yorum Yapılmıştır.
  • Özkan Türkoğlu diyor ki ;
    07 Eylül 2013 13:25

    Gerçekler ayrıntılarda gizli çok memnun oldum bu yazının sizin kaleminizden dökülmesinden dolayı.

  • Vecihi Acun diyor ki ;
    07 Eylül 2013 23:46

    Ellerinize, gönlünüze sağlık.
    Gagavuz Türkleri, Atatürk’ün gönderdiği “üredici”ler yani öğretmenler sayesinde çağımızın Türk Milliyetçi ilke ve ülküleri ile tanışarak, Türklükleri ile gurur duyan nesiller yetiştirmişler.
    Türk’ten korkan, Türk’ten hazzetmeyen, Türk’ten intikam almak isteyen kafalarla işimiz yok; Türk’ü ve Atatürk’ü anlayamazlar..

durum
Sivas
31°C / 13°C
diger
DOLAR

2,02 / -1,07

cizgi
EURO

2,68/ -0,54

cizgi
ALTIN

90,5 / % -1,1

KÖŞE YAZARLARI

baslik

EN ÇOK OKUNANLAR

  • Malesef, bu hafta hiç haber girilmedi.